ben gittiğim zamanlarda yaz kış şunlardan giyiyordum: www.resimbul.com

Dri-Fit.

Uzun eşofman altını genelde kızlar giyiyor yahu. Kızlar ya tayt ya da uzun eşofman altı giyiyor bahar-sonbahar ve kış aylarında. Erkekler de her daim şort giyiyorlar. 10 erkekten 8'i basketbol şortu, futbol şortu, bermuda şort gibi şeyler giyiyor. Hocalar da sanki uzun eşofman giyiyor gibi genelde.

yüzücü mayosu giyiniyorum. çoklukla su altında kalıyor :P

spor salonunda spor şortu mu giyilirmiş allah allah. şort dediğin işe giderken giyilir spor yaparken mi...

Bizimkinde de herkes kısa giyiyor. Çok terleyince tutsun diye olabilir uzun alt. Ya da daha çok terletsin, daha çok kilo vereyim de işe yaramıyordur.

tayt ve tshirt giyiyorum.

eşofman giydiğimde koşu bandındayken paçalarıma basıp düşeceğim korkusu beni kahrediyor. şortla da bacak çalışmak sıkıntı.

eşofman ve taytla rahat edemediğim için yazın kısa şort, kışın da biraz daha uzun basketbol şortu giyiyorum. daha bugün dışarı koşuya çıktığımda bildiğin boxer boyunda şortla koşanlar gördüm, tuhaf kaçmaz bence.

şort giyiyorlar.

Eşofman altı bacak eklemlerini sıcak tutuyor. Ağırlık günleri için daha iyi.

Kendisi afganistanda askerlik yaparken ona çektiren şube müdürüne benzemiş iyice.

Cevaplarinizin silinmesini neden bu kadar onemsiyorsunuz (ciddi bir emek sozkonusu değilse)? Yani geyik amaçli yazdiginiz bir cevabin silinmesi neden bu kadar önemli?

Hollowlife i taninan etmem. Bu tabir coktandir dikkatimi çekiyor. Nedenini merak ediyorum.

Önemli değil panpa
Sadece bi sildiginde emek vardı

Bir insan böyle bir sitede neden 8 kere hesap açar? Ne acayip adamlarsınız.

hep aynı cevabı veriyorum; hollowlife bize aşık <3

Niye açmasın nedir yani, keyif meselesi. İlla no life iması yapmak zorunda değilsiniz. İnsan sevdiği birşeyi yapmakta özgür, kimseye zarar vermediği müddetçe. Burda da öyle bir zarar göremiyoruz.

Üçüncü nikten saygılar. Benim gardiyan başka.

Hail Hollowlife!

Ağırlık antrenmanı çok uzun sürmemeli, süre uzadıkça vücut strese girip kortizol salgılamaya başlıyor. Bu da katabolik reaksiyona neden oluyor. 45 dakika iyi. Tabii burada önemli olan bir detay da yoğunluk, onu da pas geçmemek lazım.

ağırlık antremanının belli bir süresi olmamalı. amaç kasları yormak bunu ister 10 dakikada yap ister 30 dakikada. sonuç olarak az mı çok mu biz karar veremeyiz ama örneğin omuz çalıştın antreman sonunda banyoda saçını şampuanlarken çok zorlanman lazım veya kol antremanından sonra bir nesneyi tuttuktan sonra kollarının titremesi lazım. umarım anlatabilmişimdir.

lathspell'in yolundan devam etmek gerekirse deadlift ve squat hareketlerini içeren bir bacak antrenmanı sonrası ayaklarını sürüyerek salondan çıkıyorsan 40 dakikayı kafaya takmazsın. Ayrıca optimum süre yaptığın antremanın niteliğine, tekrara ve verdiğin araya bağlı olarak değişiklik göstermekle birlikte 40-60 dakika uygun aralık olarak görülmektedir.

Amaca bakar. Saf hipertrofi ve yağ yakımı antrenmanları kısa sürer. Kuvvet antrenmanları 3 saati bulabilir.

Ben genelde her bölgenin ilk başlangıç hareketini 4 set yaparım. Ama önemli olan bu hareketleri nizami yapıp yapmadığın ve kaslarının ne kadar yorulduğu. Ne çok az zorlayacak ne de kas ağrısına sebep olacak kadar zorlayacak. Arasını bulman lazım. Eğer bu süre senin için yeterli oluyorsa, 40 dakika idealdir. Ben de mümkün olduğunca 1 saati geçmemeye çalışırım mesela.

hıyarlık.
biliyorum çok geniş bir tanım oldu ama öyle.

Yavaş olması
Gecikmesi

Sozumu kesmesi, karsidakini dinlemeden sadece kendi konusmasi.

her şeyin doğrusunu ve en iyisini bildiğini iddia etmesi ve haksız olduğunu kabul etmemesi.

ısrar.
anlayabileceğim kadar basit yalan söylenmesi.

- bencillik
- tabansiz ozguven

bencillik
övünmek

Kabalık
Hayır lafından anlamaması

cinsiyetçilik ve ırkçılık

adamı aptal yerine koyması.

ağız şapırdatmak ve ağız şapırdatmak.

-emrivaki yapmasi

Iyi niyetli bile olsa ki genelde olmuyo nefret ediyorum emrivakiden.

çok fazla olduğundan bir çırpıda aklıma gelenleri yazmaya çalışayım:

- ukalalık: gerçekten kafası çalışan insanlarda hafif ukalalık itici olmayabiliyor ama, her şeyi bildiğini sanma, asla haksız olduğunu kabul etmeme, her şeyin en iyisini ben bilirim tavırları korkunç.

- ben merkezcillik/aşırı ego: bir ortama girdiğinde hemen kendini belli eden dikkati kendine çekme çabaları. sürekli "ben" temasında dönen sohbetler. başına gelen bir şeyi anlatırsın mesela, ona yorum bile yapmadan "o değil de BANA şöyle olmuştu" diye konuyu hemen kendisine getirmeye çalışır. sonra ortamda amiyane tabirle ALFA olmak için millete binbir türlü laf sokma, ezmeye çalışma. kendisine şakayla karışık bile bir laf dokundurulsa hemen çirkefleşme. bu başlık altında gerçekten çok fazla itici hareket yazılabilir ama geçiyorum.

Kibir.

Zirt pirt telefonu cikarip onunla mesgul olmasi.

Pasif agresyon, çakma dobralık.

jen seltern programını takip et

bölgesel kilo verme diye bir olay yok, var diyen tvdeki abşeypırcılar.

Diyete devam edip, sabredeceksin.

Düşük karbonhidratla, az insülinle erir oralar.

Sanırım yanlış tabir kullandım. Bölgesel kilo verme sorunu derken, her bölge aynı şekilde erirken o bölge olduğu gibi duruyor :)

Mesela vücut alt bölgesi üzerinde yoğunlaşmış fitness hareketleri yok mudur?

Mesela deli gibi dağ bisikleti kullanırım, hatta kendi bisikletimi kendim toplarım o derece bağımlısıyım. ama yok bir türlü erimedi o bölge.

Belki sorduğum soru saçma olabilir kusura bakmayın. Hayatım boyunca hiç ihtiyacım olmadı kilo vermeye. Bu konularda da çok bilgili değilim. Biz antrenörlerin "hadi yardırın" diye koşturup antrenman yaptırdığı nesildik malesef :)

Yok, doğru anladık. Orası en son ve en zor eriyen bölgedir. Bacaklarınız at bacağı gibi olurken o bölge hala yağlı kalabilir. Bunu engellemenin yolu düşük karb. diyetinden geçer. Yani ne kadar az insülin salınımı, o kadar az yağ sentezi demek. Sadece kardiyovasküler egzersizle ya da ağırlık çalışarak gitmez orası.

e çünkü ben zekiyim. ne yapayım aptalı?

@alter ego, ortalama zekaya sahip bir erkekle çok rahat anlaşabilirsin. hatta eleman yakışıklıysa ve gerizekalı değilse çok güzel anlaşabileceğine, her esprisine güleceğini düşünüyorum. acı gerçekler...

Aptal olduğunu farkettiğimde hem sıkılır hem de istemeden ezerim. Bu yüzden. Bence kadın-erkek diye ayırmaksızın herkes zeki insanları beğenmeli. Tabii bu zekasını ne işlere kullandığı ve aynı zamanda bu zekayı "akıllı insan" yönüne kaydırabilirliği de oldukça mühim.

Ek: "Erkeğin zeki bakışlısı makbuldür; tabii kadının da!" demiş zamanında Seher Aybek.

zeki olan adamın parası da olur tipi de düzgündür.

aptal insanla uğraşmak çok zor. sinirlerime kastım olmadığı için yani.

bence buradaki zekiden kasıt, en azından kadının zekasına denk bir zekadaki adam. her kadının zekası da bir değil sonuçta. ben çok zeki olduğumu düşünmüyorum, çok zeki adam beni ne yapsın :)

zeki adam daha güzel bir gelecek vaad eder, geleceğe yatırım amaçlı. ama eğitim/okul falan denseydi sona eklerim.

Herkes "aptal adam" konusuna kafa yormus zeki adama karsilik. Ortalama zekadan bahsediyoruz, cok zeki dedigimiz adamlarin disinda herkes aptal mi oluyor? Ya da butun kadinlar ortalama zeka ustu mu:)
Soru su; neden ortalama zeka yetmiyor? Aptal demiyoruz, ortalama zeka.

Edit: Ben yazmadan once devilred olaya mantikli bir aciklama getirmis.

@divit, öyle bir yargıya nasıl vardın. bence öyle değil. çok zeki insanlar tanıdım, yani baya bildiğin dört beş basamklı sayıları sen hesap makinasına yazarken söylüyor, çok hızlı dil öğrenebilen, hafızası çok kuvvetli ama öyle yakışıklı bir tarafı yok, parası da yok.
i1122.photobucket.com

ortalama zeka da beni mutlu etmez. pratik zekalı olması lazım bir kere. sonra espri yaptığında mideme kramp girmemesi lazım. ne bileyim bir olaya herkesin baktığı yerden bakmaması lazım. daha uzatılabilir bu liste. ortalama bir zekayla bunlar çok zor.

sıralamada zekayı fizikten ve paradan önemli bir yere koyduk. bu demek değil ki bill gates gibi adamlar istiyoruz. o kadar zeki olan kadın da o kadar zeki adam istesin, hakkıdır. çiftlerin zekası uyumlu olmalı. ben ortalama zekalı biriyle arkadaş olmakta dahi zorlanıyorsam hayatımı ortalama zekalı biriyle niye paylaşmak isteyeyim? dahi olmasın, salaklıklar da yapsın, çok kaliteli zevkleri olmasının yanında çok boş zevkleri de olsun ama ortalamadan da üstün olsun zekası. "olsun" diyorum ama oldu. aradığımı buldum.

edit: ilave yaptım.

edit 2: olgunluk ve sorumluluk duygusu ile zeka farklı şeyler. bana kalırsa zeki biri mutlaka olgun ve sorumluluk sahibi de olmuyor. eğer önceki duyuruda kriterler arasında olgunluk, sorumluluk duygusu gibi karakter odaklı özellikler olsaydı bunlar zekadan üstün gelirdi benim için.

@divit
Bildigim kadariyla suan Dunya'da bilinen en zeki insan, bir barda calisiyor, barmenlik yapiyor. Butun gun, bardaklara icki dolduruyor. Umarim iyi maas veriyorlardir adama:)

Ya aslında orta zekali, karizmatik, esprituel, hafif entelektüel adamla da gayet anlasilir.

Sapyoseksuelim dedim ama çok zeki erkekler tüylerini diken diken ediyor aslında.

Yanlis ifade etmisim kendi adima ama o duyuruda "humour", "karizma", "şeytan tüyü sahibisi" gibi siklar olmadigi için toptan "zeki" olsun dedik, geçtik.

@delifaruk, ben de "benden daha az zeki olan" diyecektim başta ama sonra yanlış anlaşılmalara yer vermemek için genel bir tabir olarak "aptal" kullanayım dedim. Herkes kendi zekasına kendince bir değer biçer sanırım ve genelde herkes de kendi zekasını beğenir. Yani kaşını, gözünü, burnunu beğenmeyen çok insan bulursun da zekasını beğenmeyen pek bulamazsın :) Hepimiz "zeki" olsun diyorsak da aslında zeka alt ve üst limitlerimiz elbette birbirinden farklı. Ben 3 birimlik zekayı kendi kriterim için yüksek görüyorken, bir başkası 5 birim bekliyor olabilir. Ben de benden daha az zeki olduğunu düşündüğüm, tutuk insanlardan bahsediyorum. Konuşurken, düşünürken, uygularken, zekalarınız yakın olmalı evet; yoksa ömür geçmez, darlanırsın. Ortalama zeka beklentinin minimum başlangıcı ancak çok çekici değil; parlak zeka ise tam kıvamında, nomnom.

@alter, daha tartışmayı bilmiyorsun, seninle aynı fikirde olmayınca aptal insana, başka tarafından anlamaya bağlıyorsun. komiksin..

@damdanakan
Bu o duyuruya mahsus birsey degil zaten, kadinlarin bu tarcihi zaten bilinen birsey.

aşırı zeki hastalıklı adamlardan bahsetmiyorum, toplum ortalamasının üstü zeki adamın parası da vardır tipi de vardır. tip derken güzel surat demiyorum. giyinmeyi bilir iyi berbere gider genel kültürü iyidir arayı kapatır. MESELA BEN

Ortalama zekadaki erkek o kadar geride kalmıyor aslında, aptal olan çok geriye düşüyor. Eğriyi logaritmik düşünelim.
log.liminastudio.com
Şekilde görüldüğü gibi aptal ile ortalama zeka arasındaki fark çok iken, ortalama ile yüksek zeka arasındaki fark az.

Ayrıca zeki bir adam ağzı açık ayran budalası olmaz. "Ne yapacağım ben şimdi" diye ağzının içine bakmaz. Kendisi inisiyatif alabilir. İlişkinin karar aşamalarında birlikte karar alınabilir, birlikte hareket edilebilir bir kişi olur. Sana annesiymiş gibi davranıp tüm sorumluluğu üstüne atmaz. Sorunlarda birlikte çözüm üretebileceğin bir insan olur. Karşıdakinin koca bebek değil de erkek olduğunu daha çok hissedersin.

Bir de, evet, problem çözdürebilirim. Benim çözemediğim bir problemi çözen kişiye hayranlık duyarım. Herhangi bir alanda olabilir bu. Ortada bir alev varsa, bu da onu körükler.

bir şeyleri ben anlatmam kendi anlar hem de bana da anlatır. zeki adam kendine bakacak kabiliyete sahip olduğu gibi hayatına aldığı kişinin yükünü de hafifletir. karizmatik olur zeki adam, espri yapar mesela karşıdakini nasıl etkilemesi gerektiğini iyi bilir. kendini yeniler eskimez. nasıl sevişeceğini bilir, nasıl para kazanacağını bilir... zekadan kasıt matematik ispatı yapması değil sadece; duygusal zeka da işin içinde. zeka yoksa her şey eksik zeka varsa her şey tamam. olmasa da tamamlanır.

bu "zeka"dan kasıt sanırsam uyumu içinde barındırıyor
misal denir ki adam espri yatığımda anlasın, ortamda laf söyleyebilen, fikri olan birisi olsun, yabancı dil bilsin -bunun zekayla ne alakası var mesela??
Hatta bunların çoğunun doğrudan IQile çok bir ilgisi yok aslında hatta iyi IQsu olan adamların bir kısmı nerd filan hani master yaptığım enstitüde vardı öyle bi Rus, manyak. Odasından çıkmazdı.. --Bilkent genetik mezunuyum. tüm okul arkadaşlarım ilk 500de olan insanlardı , hani süper değilse de bir ölçü işte iyi-kötü. Bunların içinde "zeki" diyebileceğim 2 bilemedin 3 adam var. 2 tane de kadın var. Yani tamamen benim "zeka" algıma göre bu. Yoksa kimseyi "süper zeki" sıfına sokmuyorum aslında sadece kendime göre bir zeka tanımı yapış oluyorum, ne demek istediğimi anlatabildim mi ki?

yoksa zeka ölçülse adam süper zeka çıksa ama çoban olsa, ne modern hayattan ne ortamdan, ne yabancı dilden bişey bilmese, kadınla ortak 1 tane konuları olmasa ne yapsın kadın o zekiyi?

herkes zeki zeki diyor ama yine aynı herkes bu "zeki"yi kendi zeka seviyesine göre yorumluyor. iq, eq ne derse desin yorumlayan insana göre değişiyor zeka kavramı. eminim ki buradaki kadınların çoğu, dahi derecesindeki zeki adamlarla yapamayacaklardır, çünkü onlara ayak uyduramayacaklardır.

dikkat edilirse "söylediğimi anlasın", "esprilerime gülsün" gibi kriterler var ortada. işte bunların hepsi kendi zekamızın yansımasını görmek istediğimizden. farkında değiller bence ama çok zeki adam aramıyor aslında kimse.

@devilred katılıyorum. ve arttırıyorum, burda yazanların çoğunun hoşlandıkları erkekte ilk etapta zeka seviyesinden etkilendiklerine inanmıyorum. yani arada bir hoşlantı oluşmuşsa bunun sebebinin gerizekalı olmadığı sürece salt zeka olduğunu düşünmüyorum.

devilred'e katılıyorum. üniversitede mühendislik fakültesi olarak moda okuyan kızlara kaymaya çalışıyorduk. onlar %90 kız biz %90 erkektik ve onlar da bize karşı boş değildi(valla).

4 sene içinde sadece birimiz bunu başarabildi. çünkü anlaşamıyorduk bi türlü, ortak muhabbet konusu bulamıyorduk kafamız farklı çalışıyordu. hani biz zekiydik onlar aptaldı demiyorum ama aynı düzleme inemedik bi türlü. artık eq mu ne boksa ondan bizde yoktu

bana göre beni seven, ilgi gösteren adam zekidir. tercihlerini güzel yapıyor aferim ona. demek ki ben beni seveni seviyomuşum. ben de çok zekiyim bak :p çocuklarımızın zekasını hiç düşünemedim şimdi.

yok la kimse kimsenin zekasını beğenmez, en zeki adam da gelse anlayışsız olduğu sürece salaktır kadının gözünde. anlayışlı olsa da kendinden salaktır. arada aşk olmadan kimse kimsenin zekasına hayran olmaz.

devilred'e siddetle katiliyorum ben de. Bircok kadin belki de bazi einstein'lara frekanslar tutmadigi icin "malin teki" deyip gececek. Aslinda "zeka" diye pesine dusulen sey, aslinda baska sey/seyler gibi.

Zeka demem ben onu napicaz?

Ben ne derim, hormonlarim ne derse onu derim.
Çünküsü; hormonlarim iste o dedigi vakit benim beynim bi kulp bulup ( ay cok yakisikli, aman tanrim cok tatli, ufff be ne adam -bilincaltim bildigin pazarci- )begenmemi etkilenmemi saglar zaten.

Misal ben gote bakarim diyen erkek bence cok samimidir ve ay cok tatliiii diyen erkege nazaran. Ama samimi erkek beni etkiler mi, yooo.
hormonlarim bundan bi cacik olmaz demisse, samimidir derim, kalir oyle samimi armut nisaniyla.

Zekayi hakkaten napcam, dif denklem mi cozdurecegim?

"kıreyzifarooq" ahahahahahahhahaha gece gece bastım kahkahayı ashdahsgfdhgsafhgdasfkdlsahşdlk

ya abi aslında istediğimiz normal erkek. ama bizim memleket embesil erkek dolu. kendimi yüceltmek için demiyorum valaha. ya bak bunu elli defa yazmışımdır burda da, adamlar kitap açmadan yüksek mühendis oluyo ya. kitap okumuyorum eksikliğini hissetmiyorum diyen adamlar ya. oturuyorsun masaya, konuşacak cümlen yok. e bu sefer flört diye sarıyor "x hanım şuranız güzel, buranız çok reröre" türk filmi gibi. "senlen evlenmek istiyom çünkü benim ligime göre çok güzelsin, kafanın içindeki möhim deil onu ben hallederim" adamları.

Kadınların bu konudaki beyanlarına değil uygulamaya bakacaksın.

arnold'un demek istediği

"zeka dediklerine bakma, hergün bicepslerime farklı hatunlar oturtup crunch neyin yapıyorum nihahha"

İlkokulu 8 senede bitirmeme rağmen hem de.

diğer duyuruya ilave yaptım da buraya da yazayım aynını:

en üstte zeka olması demek değil ki bir erkekte ilk baktığımız şey zeka. ilk baktığımız şey dış görünüştür, ve bu yüzeyseldir. derine inmek için kişiyi tanıman gerekir. yüzeysel olarak seni etkilemeyen birinin derinine inmek istemeyebilirsin ama derine indiğinde seni etkileyen bir şey bulamıyorsan, hatta inecek bir derinlik yoksa o sığlıktır ve insanı sıkar. bu yüzden de zeka dış görünüşten daha önemlidir. bundan ötesinde de karakter özellikleri var. en önemlisi ve en geç keşfedilebileni de bu.

referans aldığın soruyu gördüm de geldim, orda özellikler kısıtlanmış. ona göre normal tabi.

ama bi erkekte ilk aradığı özellik zeka olan kadın net gerizekalıdır. ben aynı dilden konuşmaya bakarım mesela. ilgiye bakarım. ister benden zeki olsun ister gerizekalı olsun. yeter ki konuştuğum zaman fransız kalmasın. anlamasa biile ilgilensin.

kadınların bitirdiği ilişkilere bakarsak 'adam zeki olmadığı için ayrıldım' diyen kaç tane çıkar? ilgisizlik, anlayışsızlık, anlaşamamazlık, kıskançlık vs.. ha bunları da zekaya bağlayan varsa onlar da gerizekalıdır. azcık kendileri zeki olup partnerlerinin dilinden anlasalarmış.

@seksen9
O soruyu referans almadim, dedigim gibi, zekanin kadin icin hatiri sayilir bir kriter oldugu bilinen birsey. O soruyu da gorunce aklima gelmisken sordum simdi bu soruyu.

Zekadan kasıt ağzı laf yapmak,girişken olmak vs. Üstün zekalı bireylerle çalışmış psikolog adayi olarak ıq su çok yüksek olup mal mal bakanlarini tek kelime laf edemeyenlerini ama sınavlardan tam not alıp kariyer denilen mevzunun mna koyanlarini gördüm.

Türkiyede ağzı laf yapan, esprili hazır cevap insanlara zeki sıfati yapıştırılsa da o zeka değil, atılganlık sadece.

Kadinlarin esas baktiği şey tip+kariyer...
Erkeklerinse güzellik..şahsen ben güzelliğe bakıyorum.

sosyal statü ilişkilerde her şeyden önemli..uzun ilişki isteyen ciddi ilişki isteyen kadin mesleğe bakar.

Sex isteyen kadin tip+vucuda bakar.

Elinde zeka testleriyle gezenler de vardir elber

meslek ve zeka ters orantılı olmaz pek zaten.

bu soruya sağlıklı cevap alamazsın. seçenekleri zeki - aptal diye sunmak komik. kim neden aptal bir insanı tercih etsin ki herhangi bir sohbet içerecek ilişkide. kimse "aptal seviyorum" diyecek değil. kadınlara asıl sorman gereken zeki derken neyi düşündükleri. (tek gecelik ilişki ya da salt fiziksellik içeren herhangi bir şeyde kimin ne kadar zeki olduğuna o kadar dikkat edildiğini sanmıyorum)

kadınlar saygı duyabilmek isterler beraber oldukları erkeğe, kendinden aptalına kendini vermek küçültücü gelir. bu yüzden kendinden daha zeki olana yönelir.

@meltem şöyle ters orantılı olabilir; adamın resim yeteneği vardir( ki bu da genel yetenek = zeka kapsamında) çok büyük bir sanatçı olabilecek kapasitededir fakat o kişiye bunu keşfedecek imkanlar sunulmamıştır. Adam matematik sorusu çözemeyince garson olmuştur.

Çoklu zeka kuramı geçerli günümüzde. Zekasının gelişkin olduğu alanı erken yaşlarda keşfeden biri çok iyi yerlere gelebilir.

Ayrıca da özel üniversitelerde çok düşük puanlarla güzel mesleklere sahip olmak artik çok kolay.

Özet olarak zeka çok karışık bir kavram. Kadin - erkek ilişkilerinde belirleyici olacak kadar somut ve net değil. Ayrica da zeki insan sosyal ilişkilerde kaçip daha çok mental faaliyetlere yönelerek doyum yaşiyor.

empedokles; haklısın. önüne fırsat çıkmamış olabilir. düşük puanla üniversiteye girme konusunda da haklısın. ancak birincisi ben öss'nin (şimdiki adı her ne olduysa) zeka ölçtüğünü düşünmüyorum; ikincisi tabi ki bunlar da sonuca etki edecek durumlar.

yani ne bileyim, birinin inanılmaz iyi resim yapıyor oluşu zaten onun zekasını ortaya koyar. o durumda garsonluk yapması pek de önemli olmaz. şu an dünyanın en mühim sinema oyuncuları hep gençliklerinde parasızlıktan garsonluk yapmış olan kişiler.

tutup bir mimar mutlaka çok zekidir diyemem ama projesini takdir ettiğim bir mimarın zeki olduğundan şüphe etmem. yani "mesleğim şu" diyen insan için zekidir ya da aptaldır diye düşünmüyorum. çok şükür dar görüşlü değilim. :)

Türkiye'de yaşadiğimiz için resim,heykel vb alanlarla zekasini ortaya koymasi anlam ifade etmez. Çünkü beklenilen en çok soruyu doğru cevaplayip doktor falan olmasi. Doktorlar aptal demiyorum onlarin sayisal zekasi yüksek. Öte yandan heykeltraşında görsel zekasi yüksek. Sokaktaki fahişe ve dilencinin de sosyal zekasi yüksek.

Sosyal psikoloji kadinlarin beğenisinin paranın etkisi altinda olduğu görüşünde. Belgesel bile var bunla ilgili. Adam fakir görünümlüyken kimse suratına bakmıyor. Aynı adam lüks otomobille, giyimle seksi olarak tabir ediliyor. Bilim de para+statü diyor işte.

empesdoıfsıdfıdsu

sen de bir erkek olarak sokaktaki dilenci kadının yüzüne bakmazsın, plazadan çıkan kalem etekli ablayı şöööle bi süzersin doğal olarak. bu sırf kadınlara ait bişey değil, yeni dünya toplumlarında insanlar dış görünüşe göre değerlendiriliyor.

Bilim dediğin sosyal deney. Kişilerin kendi değer yargıları üzerinden yapılan bir deney üstelik. Somut evet, ama değişken.

İkinci durumda insanların baktıkları adamın kendisi değil, adamın sahip oldukları (bu sahip olunanlar mal mülk de olabilir, boy pos da, uzun bacaklar ve büyük göğüsler de). Etkilendikleri lüks araba vb. beni etkilemiyor mesela. Gösteriş bana itici geliyor. Belki ben zengin bir aileye sahip olduğum için maddiyatçı değilim, belki de yapım öyle. Bunun net bir cevabını veremem. Ama bazısı resimden etkilenir, bazısı da arabadan etkilenir. Mutlak doğru diyebileceğimiz bir durum yok ortada.

Ha ayrıca resimleriyle servet kazananları, servetiyle resim satın alarak yatırım yapanları da unutmamak lazım. Yani bence mühim olan başarı. Bu da parayla ölçülüyor işte. Ancak her sektörde farklı değer biçiliyor.

Aslında felsefi olarak tartışmaya çok açık bu bahsettiğin sosyal psikoloji deneyi. Üzerine çok uzun konuşasım var ama çok da uykum var. Eheh

Yatayım.

Edit: Uykusuzluktan kendimi tam istediğim gibi ifade edememiş olabilirim ama bunu ancak sabah anlayabileceğim. :)

Bu arada bir Joshua Bell deneyi vardı, onunla ilgili olarak da bu değer biçme konusu irdeleniyordu.

bakıp bakmamak ölçüt değil ki burada. Ölçüt zekaysa onda da var. Ayrıca sen ayda 10 bin tl kaldıran dilencinin gece takildiği mekanlara takılamazsın. Yeri gelir doktordan çok hatun götürür.

Ayrıca da kadin güzelse ben bakarim. Fiziği , plaza hatunundan iyiyse ben alırım ona kalem eteği denilen şeyi. Hammadde iyi olsun yeter. Gerisine çözüm var.

Aslında kızların erkeklerde aradığı niteliklerin bileşkesi şu 'üstünlük'. Her özellikte diğer seçmediği alternatifinize göre üstün olmanız. Neden seni trrcih edeyimin başka bir adı yani.

Örneğin zeka. Zeki adamdan kastı muhabbet edebilecek bilgiye sahip, ortamda bir birey olarak kendini kabul ettirebilen, söylediğiyle aptal durumuna düşmeyip pattnerinide mahçup etmeyen bir erkek istenir.

Örneğin boy-fizik. Bir nevi güç göstergesi. Diğer erkeklere göre güçlü olup, kadınını koruyabilecek dayak yemiyecek bir erkek istenir.

empedokleks'in yukarida soylediklerine katiliyorum. Hatta bunlari devilred'in soyledikleriyle de birlestirirsek ben de boyle bakiyorum olaya.

Kadinlarin "zeka" diye pesinde kostuklari sey aslinda zeka degil. Iste bu yuzden sordum "neden zeka istiyor kadin?" diye. Aradiklari sey zeka degil, kimi kadinlar bunun farkinda belki ama adini zeka koymuslar, kimisi farkinda degil belkide.
Agzi laf yapana -ozellikle kadinlarin- zeki dedikleri dogru. Agzi iyi laf yapmak da sosyal zeka.
emdokleks'in dedigi gibi coklu zeka kavrami diye birsey varken "zeki" demek pek bir anlam ifade etmiyor aslinda.
Kadin zeka ariyorsa bile bu aradigi sosyal zeka.
Bilim de zaten kadinin ve erkegin onceligini ortaya koyuyor. Arkadasin dedigi gibi kadin icin "sosyal statu" hersey, bilim bunu ortaya koydu. Bazi asmis kadinlar icin durum farkli olsa da bunlar sadece istisnalar. Yine bilim diyor ki, kadin kendinden daha cok para kazanan erkek ister. Milyonlar kazanan kadinlarin dahi, kendinden fazla kazanan, statusu daha yuksek erkekler tercih etme konusunda kati oldugu sonucu cikiyor arastirmalarda. Kadin milyonlar kazaniyorsa, bu sefer kendinden birkac milyon daha fazla kazanan erkek arayisina giriyor, degisen birsey yok yine.
Nasil ki ayni adam luks otomobilden inince birden bire seksi adam oluveriyor, yuksek statu sahibi adam da otomatik olarak - her ne olursa olsun - "zeki" adam oluyor. Yuksek statu, otomatikman yuksek zeka ile - durum gercekte de oyle ya da degil - eslestiriliyor.

Sonuc olarak bir bakima buradan zeki adama denklem cozdurmenin fayda saglamayacagi cikiyor:) Zeki oldugu icin degil, "zeki" etiketini yapistirmaya musait vasiflara sahip oldugu icin tercih sebebi oluyor erkek. Icgudusel bir olay, zeki olanlar (yani zeki denilenler) istenilen vasiflara sahip. Kadinsak, bir takim kriterlein toplamina "zeka" diyoruz.

Zekanin eslestirildigi seyin sadece "statu" oldugu sonucuna varamayiz tabi. Yukarida bircok kisinin de yazdiklarinda soylenenler gibi farkli farkli olgular zeka ile eslestrilidiginden "zeka" diye ortak bir kavram cikmis ortaya belki de:)
Ben cevabimi aldim, parmaklariniza, zihninize saglik, tesekkurler.

Her diyetisyen gibi sizin diyetisyen de kilo alın diye dayamış karbonhidratı. Böyle insanlara sağlığınızı emanet etmeyin.

meyve suyu var, bal var, nişasta var. daha ne kadar şekere yüklenebilirsin ki zaten. diyet programında bir çikolata şelalesinde banyo yapmak eksik. bence diyetisyen çıldırmış hakikaten.
herkes yazacak nasılsa, göbekli adam olmak istemiyorsanız, meyvesuyu, bal, pirinç tüketmek yerine, protein ve yağ ağırlıklı besleneceksiniz, spor yapacaksınız. meyve suyu, taze sıkılmışı safi şeker, kutu olanı ise komple glikoz şurubu. şeker hastası olursunuz günde 1 litreden fazla meyve suyu içerseniz.

bu liste şaka mı?

bu sağlıksız besinleri size yazan diyetisyenin amacı ne? yağ bağlamanız sonra da şeker hastası olmanız mı?

kim bu diyetisyen? nereden mezun, nerede çalışıyor. işinin ehli birisini bulmanız gerekiyor. yoksa diyetisyen çok.

Bunun yerine hergun cift lavas adana gom 1 ayda 10 kilo garanti

sigara içiyorsan bırak derim, bende senin gibiydim bıraktım baya kilo aldım normal kiloma ulaştım.

Pirinç pilavı hariç ciddi sıkıntı yok bence. Arkadaşların çıldırdığına bakmayın bence, susam, kuruyemiş vs. faydalı yağlara sahip şeyler. Şeker oranı da çok yüksek değil bu ürünlerin, yağ oranı daha yüksek. Sıkma meyve suyu da kötü bir fikir değil elbette, çünkü eklenmiş şeker yok içinde. Meyve şekeri var sadece. Her şeker tipi kötüdür diye bir şey yok. Vücut doğal şekeri işlenmiş şekerden çok daha rahat işliyor. Ama 5 bardak biraz çok gibi görünüyor. Bal ve yoğurttan zaten mümkün değil zarar gelmez. Ancak şeker hastasıysanız bal o zaman dikkat edilmesi gereken bir şey. Doktorlar tarafından büyütüldüm, bir tanesi de "Ay bal yeme çok şekerli" falan demedi. Diyetisyen falan değil bu doktorlar. Bilakis, annemin uzmanlığı nefroloji. Spesifik olarak şeker hastalarıyla ilgileniyor.

Bana burada gerçekten sıkıntılı görünen tek şey pirinç pilavı. Gerçekten nişasta oranı çok yüksek onun. Pirinç pilavı yerine bulgur pilavı veya başka kompleks karbonhidratlar tüketebilirsiniz. Bir de elbette bol bol protein ve yağ tüketin ama kızartma yağı değil, gene sağlıklı yağlardan (i.e. kuruyemiş).

Şeker kilo almak istiyorsanız lazım bir şey, diyetisyeniniz de bunu en sağlıklı yollardan vermeye çalışmış, gayet doğru bir yaklaşım ama sırf şekere yüklenmeyin. Kompleks karbonhidratlar, protein ve yağ da yeterli şekilde tüketin. Liste çok kötü bir liste değil.

Şeker şekerdir. Diyetisyenden kurtul.

kas kütlesini artırırken yağı azaltmak: olur

yağları kasa çevirelim: olmaz

sen anne karnındayken o hücreler yağ-kas olarak ayrıldı

Spor artı diyet bunun için var. Doğru beslenirlen kaslar çalışırsa yağ yakım hızı artıyor.

kaslanırken ihtiyacınız olan enerjinin bir kısmını vücut yağlarınızdan karşılayacaksınız. dolayısıyla önce kardiyo'ya abanayım vücudum da yağ kalmasın, sonra da kas yaparım gibi bir şey olmaz. tabi önemli olan hedefinizin ne olduğu, büyümek(hipertrofi) mi, fit görünüm mü, gibi belirleyip, vücut yağ oranınızı öğrenerek ona göre bir çalışma ve beslenme programı ayarlamak gerekir. Bu bilgiler mevcutsa, burada gym'i yaşam biçimi edinmiş arkadaşlar var, özellikle onlar daha kolay yardım da bulunurlar.

hem kardiyo (özellikle hiit) hem de ağırlık antremanı yapmanız gerekli. bir de bunu beslenme ile desteklemeniz gerekli. yani yeterli proteini alıp, karbonhidratı da mümkün mertebe sıfırlayarak. kaliteli yağlardan da kaçmayarak.

Kas kütlesini artırırken yağ oranını azaltabilir misiniz? Tabii imkansız değil bu lakin şöyle düşünün: Vücuda iki zıt eylemi aynı anda yaptırmaya çalışıyorsunuz; zira kas kütlesini artırmak anabolik bir eylemken yağ oranını düşürmek katabolik bir harekettir. Birinde vücudu büyütürken diğerinde küçültüyorsunuz. Olmaz diyemiyorum ama zor.

Sıralama kişiden kişiye değişmekle birlikte önce kas kütlesini artırmak daha mantıklı. Zira kaslarınız ne kadar güçlü ve büyükse, çalışırken harcayacağı enerji ve haliyle yakacağı yağ miktarı daha fazla olur. Yani kas kütlesi daha büyük biri, kas kütlesi daha küçük birine göre daha kısa sürede daha çok yağ yakabilmektedir. Tabii yağ yakarken belli bir miktar kas kaybetmeniz de kaçınılmaz olacaktır. Bununla birlikte, kas kütlesini büyütürken de belli bir miktar yağlanma yaşarsınız. Demem o ki, ağırlık çalışırken kardiyo; kardiyo çalışırken de ağırlık çalışacaksınız. Ağırlık vereceğiniz bölüm, sonuç almak istediğinize yöne göre değişecek. Bu olayların hepsi birbirine paralel ilerleyen şeyler ama her ne yaparsanız yapın, önemli olan beslenme. Beslenmeniz doğruysa istediğiniz sonuçları alırsınız.

2 durumda olur.
ya yeni basladiysan ya da steroid türevleri kullanıyorsan.

başka türlü kas yapıp yag yakamazsın.

Olur ama yavaş olur. Ama uzun vadede yaklaşık aynı zamana denk gelir.

soruyu güncelliyorum:

buna en yakın sonuç için en uygun beslenme nasıldır? kafamdaki şablon şu şekil:

kahvaltı
bir kase yarım yağlı süt+yulaf ezmesi+ 2 yumurta

ara öğün: elma/muz/mandalina vs.

öğlen yemeği
lifli sandviç ekmeği arasına tavuk göğsü, yeşillik domates biber vs.

ara öğün: badem/ceviz/fındık

ağırlık çalışması

ara öğün: 80 gr ton balığı

akşam yemeği
salata/çorba/ et veya tavuk veya baklagil veya sebze


ağırlık çalışmamı da 2ye böldüm.

1. gün: göğüs-arka kol-sırt
2. gün: omuz- ön kol- bacak


bu ikisine ilaveten de haftada 1 veya 2 gün tabata veya hiit yapabilirim. o gün karın da çalışırım.


hedefim aslında düşük yağ (%10-11) kütlesiyle 187 boy (bu var :D) 83-84 kiloya ulaşmak. yağ oranım %15 şu an. ikisi beraber yavaş da olabilir önce kası arttırıp sonra yağı da azaltabilirim veya vice versa.

bu arada okuyan/yazan herkese teşekkürler.

edit: şu an 80 kiloyum.

şimdi uzman arkadaşlar da yazar zaten de,
o ekmeklerle meyvelerle zaten zor olan mevzuyu daha da zorlaştırırsın.
sütü yulaf ezmesini falan bunları kaldır. (yani arada yenir elbette de günlük rutine ekleme)
proteini arttır yani öğlenki akşamki tavuğun etin bol olsun.
sabaha peynir ilave et. lor en güzeli malum. başka peynirler de olur.
her gün ton balığı yeme.
salatana her zaman zeytin yağı ekle.
arada sabahki yumurtanı tereyağda pişir.
bol su iç.
bir de ben olsam o ara öğünlerden birini öğlene birini akşama taşırdım. tercih meselesi tabii. ama daha kolaylık oluyor. ve de karnın da güzel doyuyor.

@icemint,

bir elma 50 kalori, muz 90 kalori (ki günde bir tane meyve yiyeceğim sadece) kullandığım sandviç ekmeği 130 kalori. yulafın bir porsiyonu yaklaşık 250 kalori.

yediklerimin hepsini toplayınca 2000 kalori etmiyor. ki günlük metabolizma hızım bu kadar benim, üstüne çalıştığım günlerde yakacağım 300-400 kaloriyi de ekleyince yağ yakıyor olmam lazım.

meyve/kuruyemişi çıkarırsam açığım artıyor halsiz kalmayayım?

Kalori hesabı yapmayın. Kalori hesabı yapmak, sözüm meclisten dışarı, insanı ruh hastası yapıyor. Belli bir amacın varsa, o amaçtan uzaklaştıracak her türlü etkeni hayatından çıkarman lazım. Nedir bunlar? Şeker. Meyveye 50 kalori gözüyle bakma, meyveye şeker gözüyle bak. Standart bir insanın günde bir elma yemesi problem yaratmazken senin için yaratabilir. O nedenle yeme. Günlük kilo*1.5/2 gram protein, yarısı kadar da sebze yiyip çiğ kuruyemiş ve zeytinyağı tereyağı gibi yağlar tüketirsen enerji bakımından problem çekmezsin.

@angelus,

bu söylediğin dışında, yazdığım planda değişmesi gereken bir şey var mı sence?

kuruyemişi çıkarma elbette. badem ceviz fındık bunlar günlük rutinde yer alsın.
eksik kalıyorsa proteini arttır. kaliteli yağı arttır.
kalori hesabı değil de makro hesabı yapman gerekli asıl.
kalori hesabı yapsan dahi 2000 kalori alacaksan bu kalorinin nelerden geldiği önemli.
çok çok seviyorsan elma da yersin bir şey demiyorum ama gerek yok, meyveyle kalori doldurulmaz.
halsizliği de karbonhidrat yapar zaten.
kahve iç, yeşil çay iç, sularını eksik etme. proteinini tam al. yağdan korkma.
benim önerilerim bu yönde.

Beslenme konusunda icemint'in söylediklerine katılıyorum; ek yapmaya gerek yok. Ben kişisel olarak enerjinin karbonhidratlar yerine yağlardan/ketonlardan karşılanması taraftarıyım. Bir başkası da antrenman öncesi yarım tencere pilav yer, enerjiyi karbonhidrattan alarak çalışır. Bu tamamen prensip meselesi. Sen kendine hangisini yakın görüyorsan araştırıp ona göre beslen. Ama ben diyebilirim ki yıllardır boş mideyle antrenman yapıyorum, karb. alarak antrenman yaptığım döneme göre kendimi daha iyi ve enerjik hissediyorum. Tabii dediğim gibi; bu tamamen kişisel çalışma prensibiyle alakalı bir durum.

Yağ oranını düşürmek için benim en çok memnun kaldığım teknik hiit. İmkanın varsa sabah erken saatlerde hiit; akşam da ağırlık. Günü ikiye bölemiyorum dersen önce ağırlık sonra hiit.

ellerin bırakmak istiyor gibi bir his varsa muhtemelen önkol kaslarının zayıflığından. forearm egzersizleriyle güçlendirebilirsin. www.holistichands.org

daha düşük ağırlıklardayken havlu sarma bir yöntem. kum kovasında el açma kapama da bir yöntem. bunlar olur mu?

Deadlift yaparken olabildiğince bant sarmaktan kaçın. Bant kullana kullana kavrayış gücünün gelişmesini engellemiş olursun ve tutuş/kavrayışın ilerlemez. Deadlift'in kendisi zaten kavrayış geliştirici bir harekettir; eğer sırt ve bel kaslarının yettiği noktada ellerin seni sınırlandırıyorsa, deadlift'i ellerini güçlendirmek için yapmaya başla. Bunun yolu da kavrayış stratejisinden geçiyor. Sadece zorlandığın son setlerde mixed grip kullan. Baştan mixed grip ile başlarsan kavrayışın gelişmez/güçlenmez. Sadece ağırlığı tutmakta zorlandığın ağır olan son setlerinde mixed grip gir. Ayrıca yine sadece son sette, mixed grip ile birlikte ellerine tebeşir de sürebilirsin. Tebeşiri son sete bırakmamızın da mantığı, tebeşirin kavrama kuvvetini geliştirmeye engel olması. Peki ne zaman bant saracaksın? En ağır son setlerde, artık düz tutuş ile tutamadığında önce mixed grip'i devreye sokacaksın; o da yetmezse tebeşir ekleyeceksin; o da yetmezse son çare olarak sadece bant sarma devreye girecek.

Bir de, her setten önce ağırlığı kaldırmaya başlamadan önce, parmak eklemlerin beyazlayana kadar barı sıktıktan sonra deadlift yapmaya başla. Barı sert sıkmak da kavrayışının güçlenmesini sağlar.

Ayrıca eldiven kullanmak yok. Çıplak el ile barı kaldır. Barı, avuç içerisinde elinin ayasına doğru hizalayarak tutma ve bunun yerine parmaklarına daha yakın olan noktadan kavra. Hizayı şuradaki gibi belirle: i.imgur.com

Son setin son tekrarını yaptıktan sonra, en tepe noktada barı yere bırakmadan önce tutabildiğin kadar tut. Bu 3-5 saniye artık ne kadar olursa zorla kendini. Barı statik olarak uzun süre tutmak da gücüne katkı yapar.

Kısaca kavrayış probleminin çaresi deadlift'i kavrayışını güçlendirmek için kullanmaktan geçiyor. Eğer sen kavrayış kuvvetini destekleyici ilave yöntemleri daha fazla devreye sokarak deadlift yapmaya devam edersen hiçbir zaman deadlift'i şu anda olduğun noktadan daha ileriye taşıyamazsın.

Mixed grip'ten vazgeç. Hem simetrik değil, hem de alttan tutan taraftaki biceps için risk.

Strapleri de bırak. Onlara bağlı kaldıkça grip kuvvetin hiçbir zaman istediğin seviyeye çıkmaz.

Hook grip'i öğren. Başta can yakar ama sonra hayatını kolaylaştırır.

Magnezyum tozu da kullanabilirsin.

Leg raise ve plank da yap. 10-12 tekrarlı setleri ne kadar yüksek direnç seviyesinde uygularsan o kadar iyi.

www.youtube.com

bu aletin üzerinde "NEVER work with heavy weights" gibi birşey yazıyor bizim salonda.
aman dikkat

Bu alet sadece ust mide kaslarini calistiriyor diye biliyorum

Orantili karin kaslarina sahip olmak istiyorsan alt mide ve oblikler yani yanlarinida calistirman gerekiyor

alt mide icin caki diye tabir edilen hareketleri yap oblikler icinde twist vs hareketleri yapabilirsin tabi isin en onemli kismi beslenme protein agirlikli besleneceksin

Çok değil; az da değil. %10 civarına çekemezseniz karın kaslarınız belirginleşmez. Öyle bir derdiniz yoksa fena sayılmaz.

Sağlıksız değil.

abi yağ da bir yapı maddesi. hücre zarı fosfolipidlerden oluşuyor. yani onu safi, kenarda atıl bekleyen enerji kaynağı olarak görme.

en hizli kana karisan muz
teniscilerin muz yedigine sahit olmussundur olmadiysan da ben soliyorum tenisciler muz yiyor mac aralarinda molalarda vs de..

pekmez, mesir macunu

muz + keçiboynuzu pekmezi + fıstık + greyfurt suyu

pekmez, direk boruya gider. birde kişiden kişiye değişir.

(bkz: nurilla)
karikaturistan.files.wordpress.com

bu arada bir de şöyle bir öneride bulunacağım kerhane tatlısı minvalinde olacak ama iyi bir künefe de mala gidiyor. ben dbakır'da yediğim sadık künefe'de resmen kafamın kıpkırmızı olduğunu ve koşmak zorunda hissettiğimi hatırlıyorum.

Fındık. (bkz: arjinin)

şıkmış. ben kullanırdım alım gücüm olsa.

benim çok hoşuma gidiyor maskülen giyinen kadınlar.

abes olmaz. unisex bir saat gibi duruyor. tabi yandan görmek lazım kalınsa kadın bileğinde kaba durabilir inceyse hoş durur.

Ben hiç sevmiyorum, hele erkek kokusu sıkan kadınlar :| saat hadi neyse ama ben takmazdım.

Aslında erkek saatleri de çoğunlukla unisex tarzda (deri kayışlılar özellikle) üretiliyor. Saat gövdesi iri olmadığı sürece güzel duruyor. Zaten kadın saatleri rezalet. Mesela şu saati bir kızda gördüm. Gayet yakışmıştı: saatinadresi.com erkek saati olmasına rağmen kızlara da gidecek bir saat.
Parfüm içinse erkek parfümü kullananı garip karşılarım.

Saatte cinsiyet olayına bakmam ben direkt alırım ki bileğimdeki saat de erkek saati. Problem değil yani. Taşıyabilen hatun taksın. Ne bileyim uyumlu giyinsin.

Bakıyorsun kız toz pembe çıt kırıldım elini masaya koyuyor kendinden saglam saat


Tarz değilsin

bayan saatleri gerçekten çok güzel olmuyorlar. çevremde birçok bayan erkek saati kullanıyor. parfümde ise erkek parfümü kullanan kadın sayısı az çevremde. erkek bir kuzenim de bayan parfümü kullanıyordu bir ara :)

Güzelmiş takılır 2-3 saatim hariç hepsi erkek saati benim, kadınlar da büyük saat modası başladı da öyle öyle almaya başladım. Küçük saat hiç sevmiyorum ama bilek inceliğiyle de alakalı bileğiniz çok inceyse hoş durmayabilir.

Saat güzel değil.

saat biraz kaba geldi ama erkek saati kullanmakta sakınca yok bence. ben de babamın eski bir saatini kullanıyorum ara sıra.

erkek hirkalari, gomlekleri ve aksesuarları. bayilıyorum onlara. lise yillarinda da surekli abimlerin kiyafetlerine dadanirdim. bence bazen aralarindan cok guzel parçalar çikabiliyor

hatta bulursam kendime şık, guzel bir kostekli saat almayi planliyorum..

@eylul, bir ara ds damatta çok güzel köstekli saatler vardı, hemen aldım ben bir tane. varsa hala, tavsiye ederim.

simdi degil, su an issizler ordusunun ileri bir neferiyim. ama is bulduktan sonra yapilacaklar listemde o. teşekkur ederim.

Erkeksi giyinen kızlar dünya ahiret bacımdır.

bana da denk geldi, bence olabilir.

Var. Hemen degil ama baska bir zamanda çıkıyor. Ama bunun için hiç ortak arkadas olmaması gerekiyor.

bi süre sonra çıkıyor evet.

2 ortak arkadaş olsa çıkar mı?

attığınız her adımı, tatilde gittiğiniz yeri, tatilde içtiğiniz içkiyi biliyorken baktığınız kişileri bilmemem mümkün mü ?

baktığın kişiyi tanıdığını veya tanışabileceğini düşünerek geçmişe alırım :)

aslında bir de olaya ortak arkadaslar eklenirse çıkma ihtimali daha fazla mantıken. çok sakat bu facebook ya, hiçbşi kontrolünde değil eskisi gibi. şu an kapattım zaten.

yoktur la, olmasın lütfen çünkü.

bence sorun yanlış anlaşıldı. size nasıl denk gelebiliyor ki karşı tarafa denk gelmesi lazım, stalkladığınız insanda da bunu bilmeniz zor.

Bence var. Facebook Hesabı olup olmadığını bile bilmediğim ortak arkadasım olmayan ama bi şekilde yüz yüze tanıştığım insanı bana önerdiği oldu.

Ben var olduğunu düşünüyordum ta ki telefon rehberimdeki kişileri eşlediğini fark edene kadar

bende tel no ekli falan da degildi.

Tanıyor olabileceğiniz kişiler uygulaması bir nevi stalker ifşa aracı zaten.

activity loglarla sol mend search alanı var, orada arattığınız kelimeyi/kisiyi silin.
Daha da karşınıza çıkmaz

Bi muayene ücreti 90 tl veriyorsun,iki hafta sonra kontrol ücretsiz. Sahure Özay Üsküdar'da ben memnun kaldım baya.

Bana gel bro.

kolay diyet, zor adam - vahap aşılar (kadıköy)
daha zor diyet, şeker adam - serkan tutar (bağdat caddesi - perşembe günleri)

benim duyuruda özet, caps filan var. neferkitty silme diye rica ettiği için silmiyorum ben.

www.eksiduyuru.com

@mea

onu baştan sona okursam gözlerim erir. :/ sonra bakayım madem. iyi geceler cümleten.

"adres vermedi"

iki tane cevap var. başka duyurulara ve de capslere link vermişler.

ben de girdiğimde olaylar çoktan olmuş bitmiş, duyurular silinmiş ve hesaplar kapatılmıştı

mea'nın verdiği linkte neferkitty diye arat onun verdiği cevabı oku özet o.

lisedeki kızların tribi var ya, aynılarını yalnızlıklarından dolayı burada oynuyorlar.

özet: tripçi gençliğin tripleri.

duyuruda çoklu hesap kullanımı muazzam boyutlarda. Pek çok girift ilişki var. pek çok stalker kullanıcı var.bazı yazarlr tadını çıkarıyor ortamın, bazısı sürekli gergin.
Bu buluşmlar hediyeleşmeler evvelden tanımalar tanışmalar aslında ortamı epey yozlaştırmış. Ben öyle herkes kendi dalgasında sanıyordum. Yanılıyormuşum. alelade bir sanal çevremiz var, düşünüp tartıp yazabilme avantajı var. ama işte primat psikolojisi müsaade etmiyor.

konuyla alakalı hiç bir fikrim yok.. ama birileri büyük olay çıkardıysa karı kız mevzuu olmuştur.

not:
gidenleri de tanımıyorum. bi douchebag nickine rastlardım arada. gelirler 3-5 güne. "sırf arkadaşların yoğun ısrarı üzerine geldik" temalı bişeyler derler.

onun harici ben duyuruyu böyle bilmezdim. herkes birbirini tanıyormuş aslında. bi ben kimseyi tanımıyorum lan. hatta bi ben yabancıymışım. biriniz adınızı özelden mesaj atsın da tanışalım.

ya arkadaş burası insanların dertlerine sorunlarına çare bulduğu bir ortam değil mi? neden böyle şeyler oluyor anlamak güç. hayır mantığına ters yani.

Yalnızlıktan âlâ dert mi var?

Çok ağır obsesif tipler var burada.

ciddi ciddi psikolojik hatta psikiyatrik sorunları olan insanlar var.

bu benim yakıştırmam değil. sık sıkı duyurular açılıyor filanca rahatsızlığım var doktor tarafından teşhis edildi ancak verilen ilaçları almıyorum, tedaviyi uygulamıyorum diye.

onlar kadar da doktora gitmeyen, açıkça yazmayan vardır.

bunların gerçekten işi yok. çoklu hesap alıp internette saçmalıyorlar.

ayrıca inciküpeliadam'ın da bahsettiği güvenilir ve şirin takılan ancak arkadan iş çeviren tipler de var.

üstüne bir de işsiz güçsüz ve kötü niyetli tayfayı eklersek şenlik oluyor böyle.

Klasik linç işte.

zirve yapıp bunları dövelim.

arnold zaten iri yarı kaslı bir abimiz, tek başına 10 tanesini hacamat eder o :)))

internet işte.

biri geçirince daha rahat uyuyorum :))

saat farketmez :))

2-3 arası yatıp 8'de kalkıyorum

sabah 8'de kalkıyorum, bu sebeple gece 2'den önce yatmıyorum pek. önceki işimdeyken 6'da kalkıyordum, gece yarısı civarında da yatıyordum.

illa birinin geçirmesine gerek yok ya iki gibi uyuyom ben, altı bucuk yedi gibi de allah belasını versin dünyanın da hımına koyayım alemlerin de allah babuş bizi bunun için mi yarattın diyerek uyanıyorum

Yatabiliyorum. 12 gibi yatıyorum genelde ama uyumam 1buçuğu falan buluyor. Sabah 9buçuk 10 gibi kalkıyorum.

Ekleme: Vay be millet ne erken kalkıyormuş.

23.00-00.00 arası yatıp sabah 5.30da kalkıyorum. hem soğuk hem de karanlık oluyor. o kadar özeniyorum ki 7de 8de kalkanlara.

2-3 arası yatış 8 kalk.

hepimiz zombiymişiz amk. erken yatan hiç yok

Lan soruyu sorduğun saat 23:30 zaten, erken yatanlar şu anda yatmış değiller midir normal olarak?

Az sonra yatıyorum, 6'da kalkacağım, 6:15'te çıkacağım. Normalde bir saat önce falan yatıyorum.

@buff

al bak adam yatmamıs. normalde yatıomus

12-6:30

bir hafta sabah 5 de kalkıyorum akşam 11 de yatıyorum
diğer hafta gece 1 de yatıyorum 10 da kalkıyorum

1'de yatış, 8 gibi kalkış.

2 yi bile buluyo yatmam, mesai 8 de başlıyo, 8'e 5 kala falan kalkıyorum, kovalayacaklar bigün

3'den önce uyuyamıyorum. hatta hasbelkader erken geçmişsem yatağa oha ne güzel erkenden uyuyacam deyip heyecan yapıyorum bildiğin. yarım saat yatakta dönüp kalkıyorum yine. 8'e doğru da kalıyorum.

2den erken yatamıyorum 10 da kalkıyorum

12 gibi yatıp 6'da kalkıyorum. Sabah koşu varsa 5'te.

12-1 yat, 6:45 kalk.

Mesai 8 de başlıyor.

23:00 - 00:00 arası yatıyorum, 07:00da kalkıyorum.

wtf??

22:30-23:30 yatışım
07:45 uyanışım

24:00 yatış, 08:30 kalkış

12' de yatıyorum, 5 dakika sonra uyuyorum. 7:15 gibi kalkıyorum.

12-2 arası yatış 6:45 kalkış.

tarhana çorbası

güzel bir salataya mantar-ton balığı at. tamamdır. zeytinli biberli domatesli salatalıklı oyhş...

Bol salata + et.

Öyle bi formül yok. İşte bunların hepsini ilişkiler başlığında topluyoruz. İlişkiler başlığının dopdolu olmasını sağlayan çoğu şey de bunlardır zaten.

erkek için sürekli yalnız kalmak isteme olabilir.
kadının erkekle yalnızca sevişmek istemesi zaten imkansıza yakın.

günümüzde sevgili olma süreci zaten önce sevişme, sonra adını koyma olayı şeklinde gidiyor. yani bir fark yok. alıcı bakıyorsa sevişme döner. en azından lise olsun üniversite olsun ben böyle gördüm. önce seks.

genelevde çalışmak en garantisidir. gelenin niyetini hep bilirsiniz.

onun dışında ilk buluşmanın sinemada olması ısrarları, gözün yüzde değil vücutta daha çok vakit geçirmesi, konuşurken sizi daha az dinlemesi(yeni tanıştığınız halde) belirtiler olabilir.

Eve davetlerin %90 ı yatağa atma üzerine kurulu

sen içinde bulunduğun durumu anlat, ben sana onun niyetini söyleyeyim.

İçinde bulunduğum bir durum yok da bu niyet en çabuk yoldan nasıl anlaşılır onu merak ettim.

genellemek gerekirse, istisnalar kusura bakmasın:

#ilk buluşma için içkili ortam teklifi
#çeşitli imalar şakalaşmalar "yanlışlıkla" bir şeyler yapmalar
#ev davetleri +1
#sana yemek yapayımlar, şarap içelimler, film izleyelimler
#bi kahve içmeye çağırmadın

tabi bunlar ilk aşamalarda ısrarlar olarak diyorum. "kaç aylık sevgilim, şarap içmeye davet ettim illa öyle mi düşünüyorum" diyenler üstüne alınmasın.

"cuma akşam taksime gidelim mi?"
"harika bi planım var o zaman, cuma bize rakıya geliyosun!" erkek bu tip laflarla söz almaya çalışıyosa niyet bellidir.

yalnızca ev ortamlı-konaklamalı planlar...
çok alakasız bir anda gelen "tek mi kalıyorsun" sorusu...
ilk dakikadan itibaren temas kurmaya çalışması... dokunmatiklik.
müstehcen şakalar...

İlk buluşmada içkili bir ortam teklif eden, sarhoş olup öpüşen bir hatun, "benim basit bir kadın olduğumu düşüneceksin" diye kaçmıştı sonrasında. Kadınlarda belli olmaz yani, özgüven problemi devreye giriyor.

cinsiyetine bakıyorsun. erkekse sevişmek için ilgilenir.
kadınsa ilgi fahişeliğini tatmin etmek için ilgilenir.

ona meme göster, gözleri açılırsa bahsettiğin gibidir.

fakbadi'yi soruyo :D

(bkz: p90x3)
(bkz: focus t25)
(bkz: hiit)
(bkz: tabata antrenmanı)
(bkz: göbek eritme teknikleri/@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu)

Eve gelince sporunu yemek yemeden yap.

mantar, nohut, mercimek.

edit: mantar karbonhidrat, soydum ve yağ açısından fakirdir, en zengin besin değeri proteindir, bol miktarda potasyum ve lif içerir, body yapanların kullanması için supplement desteği niteliğindedir, metabolizmayı dengeler, yağ yakımını kolaylaştırır.

not: 100 gram kültür mantarında 3 gram civarı protein vardır fakat mantarın %90ı sudan oluşur zaten.

Az yağlı ise aradığınız : Lor peyniri, ton balığı, tavuk göğsü.

Soya. Çökelek, lor peyniri.

mantar'da protein yok.

mercimek ve nohut gorece karbonhidrat bakimindan zengin, ama kotunun iyisi iste.

bildiğim kadarıyla böcek takımı proteinden çok zengin. ama "ben yemem" dersen. sonuna kadar anlarım seni :)

kabak cekirdegi.

edit: 100 gramda 19g protein vardir.

bigfishar +1

Fıstık ezmesinde de gayet güzel protein var.

tabi bitkisel protein ve hayvansal protein farkını da bilmen gerekiyor.

Lor peyniri, mantar, kuruyemişler.

Gelirken giydiklerimi giyiyorum
Arabayla gidip geliyorum.

sormayın +1
iç çamaşırını değiştiriyorum tabi.

Gelirken giydiklerimi giyiyorum. Genelde arabayla gidip geliyorum, böylece bir ironiye daha imza atmış oluyorum. :)

Halı sahada duş yok maalesef, elimi yüzümü yıkayıp akleti değiştirip eve kadar sabrediyorum.

evime 3-4 dk yürüyüş mesafesinde olduğu için üzerimi değiştirmeden eve geçip duşumu alıyorum sonra tabii yeni iç çamaşır/pijama

evime yakın mesafede olduğu için duş almadan direk eve gidiyorum.
gelirken giydiklerimi yada üşenirsem sporda giydiğim kıyafetlerin üzerine montumu giyip eve dönüyorum.

sormayın + 1
İç çamaşırı ve çorap hariç gelirken giydiklerimi giyiyorum. Arabayla gidiyorum.

iç çamaşırım ve çoraplarımın yenisini giyiyorum. gömlek ve pantolon üstümdekileri giyiyorum.

Eve yürüyerek gidiyorum, 10 dakika sürüyor.

Çorap hariç aynı kıyafetler ve metro ile dönüyorum

İşte giydiklerimi. Arabayla gidiyorum.

yanma yapar

Ishal yapiyor idi yanlis hatirlamiyorsam.

bununla ilgili çoggüzel bi anım var. küçükken bir kış akşamı süper babayı izlerken önümdeki tastaki bütün mandalinaları bitirmişim farkında değilim. gece bir kustum bir kustum(daha önce yediğim şeylerle mi etkileşti heralde artık)
sabah sapsarı kesilmiştim.
duyuruya cevap: midede gaz+yanma yapıyor yau sen hissetmiyorsan ne sağlam miden varmış.

aynısını hıyar ile yapıp çok afedersin yeşil sıçan tanıdıklarım var. yapmayın böyle şeyler. bozmayın kodumun doğasının dengesini. yeşil sıçmak nedir lan :(

Olur. "Her şeyin fazlası zarar" deyişi boş değil yani.

genelde çocuklarda oluyor ama aşırı yiyince (her gün 2 kilo mesela) sanırım beta karotenden dolayı deri renginiz turuncuya çalabilir.

neferkitty + 1. Şişmanlarsın bir de.

Hayır küçülmez.

deli misin yahu? kadın bacağını en estetik gösteren şey. harika bence. böyle kalsın, bozmak için uğraşma. soba borusu bacaklı türk kadınından gına geldi.

Küçülmez, küçülmeyeceği gibi bir kadının calf'leri, ya da herhangi bir kası kolay kolay da büyümez zaten. Cüzi miktardaki testosteronunuz buna izin vermeyeceği için anabolik reaksiyonlar yaşamazsınız. Antrenmanlar ve besinler sayesinde olan gelişme de sınırlıdır. Devam; böyle iyisiniz.

küçülmeyeceğini zaten söylemişler de estetik olarak da beğenilen bir şeydir bu genellikle.

Evet beğenenler var ama ben hiç sevmiyorum, algıyla oynuyor. Bacaklarımın haddinden fazla kalın görünüyor gözüme.
Spor salonundaki hocaya sormuştum zamanında. Adam "yaa ne kadar olabilir allah aşkına" dedi. Gösterince bütün hocalar O_o böyle oldu. şaldkaşs Tipimden öyle bir bacak beklenmiyor çünkü. Genetik etki de var tabii de takmış durumdayım ne bileyim.
Duyuruda arattım, birisi daha sormuş ameliyat varmış oradaki kasları alıyorlarmış. (Yuh) Başka bir yol olmaması çok saçma. :/

Vücut her zaman var olan mevcut durumunu korumaya meyillidir. Yani ekstrem bir durum olmadıkça yağını kasını harcama yoluna gitmez. Misal yiyecek bulamazsan, yani yemek yiyemezsen vücut bir süre sonra son çare olarak enerji için proteinlere, yani kaslarına hücum edip proteini glukoza çevirip hayatta kalmaya çalışır. Bu şekilde mevcut kaslarını kaybeder sonuç olarak Afrikalı aç çocukları getirin gözünüzün önüne, öyle bir şey olursunuz. Hülasa kas küçülmesi dediğiniz şey mümkün değildir fakat kas kaybı dediğimiz olay mümkündür; ama o da kesinlikle yaşamak istemeyeceğiniz bir durumdur.

aa süper bişi o... gercekten ben de tam o bölgeyi geliştirmek istiyorum. calf nakli olsa süper olurdu.

Calf reduction diye aratın. Kasları çıkartmıyorlar, çeşitli yollarla atrofiye götürüyorlar. Botoks, RF, sinir kesisi vs.

Kasın şeklini değiştiremezsiniz, kaybetmek isterseniz yöntem çok. Hareketsizlik bile eritir. Alçıya alınanlarda mesela bacak incelir. Bence kaslarımızı sevip koruyalım o ayrı.

Operasyon ya da son derece sağlıksız aç kalma yöntemleri dışında yapacak bir şey yok. Zaten, üst bacağın kaslıysa, kalfların incelmesi görüntüyü bozar. Bundan çok daha ileri gitmeyecektir, merak etme.

Kendini ne kadar az zorlarsan, o kadar az şekle girersin diyelim. Sana burada ne söylenirse söylensin; sana söylenen o şey seni az zorlarsa, getirisi de o oranda az olur.

İçinde yoksa, zorlanmak hoşuna gitmiyorsa; sen de sadece koş. O motivasyon içinden gelmiyorsa yapacak bir şey yok.

abi aletsiz hareketler için salona gitme
www.google.ru
sonra bu olursun.

Youtube-> "Home bodyweight workout"

Sen de popülerliğe oyna sürekli, illaha ilgi gösterenin olur bu ülkede. Bu kadar basit.

Edit: Kitabı okumadım. Ece Vahapoğlu'nun yazdığı herhangi bir şeyi bırak almak, PDF olarak bile indirmem.

asdhafsfa

videoyu izledim karı mal. sulu sulu bana bana gibi bi şey çevirecek ispanyolca yırtmak için ingilizce çevirmeye çalışıyor onu da watery watery diyor. kim la bu napmış da buraya çıkmış.

nasıl zengin olunacağı ile ilgili kitaplar yazıp kitap geliri ile zengin olan şarlatanlarınki ile aynı sebepten.

halkımız tembel ve aptal ne yazık ki.

Aha, bu kadın bizim salonda antrenman yapıyor. Ünlü müymüş?

olm utanmayın lan, mesaj da atabilirsiniz :D

1500/ay

500-600 TL / 1200-1100 km

dizel
ayda 1000 km
km de 30 kuruş yakiyor
minimum 300 olmasi gerekirken ne oluyorsa 500 oluyor genelde

istanbul değil ankara ama;

okula git gel toplam 15 km günde minimum (7.5 git 7.5 gel), ayda yaklasık 200-250 tl arası benzin alıyorum genelde 250'yi geçtiğini hiç görmedim.

işe git gel yarım litre civarı yakıyor, ev iş arası 5 km.

onun harici iş için kullandığım da oluyor, ayda 600-700 km'yi geçmiyor genelde, o da ortalama 50 lt civarı.

Bursa git-gel 60 km*20 1200 km

Ortalama 300-350 dizel

700 civarı hiç gezmezsem.

Baharda sat.

ben daha yeni sattım. ikinci eli güçlüyse her halukarda satarsın. kasım aralık gibi piyasa düşer diye bekleyip alanlar da var sonuçta. ilanı koy, gelen tepkilere göre karar ver. istediğinden çok düşük teklif geliyorsa bahar veya yazı bekle. ama sen de ikinci el alacaksan piyasa yine yükselmiş olacak. onu da düşün.

bence şimdi satılmaz.

vergiler artacak dediler motor hacimleri için, askerlik satışları var, bayilerin de kampanyaları var.

takip etmedim ama düşmüştür piyasa.

en azından sahibinden.com'da takip ettiğim ilanların sahipleri devamlı fiyat kırıyorlar.

10 milyona ne yapilir ki en fazla 1 ev alirsin 1 araba. bi de is kurarsin dukkan falan kafasi. biraz da bankaya at faiz ye.

ekşi sözlüğün en az %90'ı ülkeyi terkedip gitmek ister.
(kalan %10 zaten yurtdışında yaşıyor)

oha adam 10 milyonla ne yapılır bi ev bi araba alırsın dedi ya. abi neblim yerleşmek istediğiniz bi ülke, kurmak istediğiniz bi iş ya da herhangi bi sistem, çok büyük paralar gerektirecek sapık zevkleriniz falan yok mu hiç? :p

bir ev, bir araba, gerisi bankaya faize ondan sonra gezmediğim yer kalmaz heralde. 5 sene falan gezdikten sonra da kafama göre bir iş kurarım.

hayallere kapılıp bilet almayı unutma da önce al dursun kenarda.

ben ne yapardım sanırım koca bi tv, ps4 bir sürü oyun alır oynarken o kadar parayla napcağımı düşünür dururdum.

çeyrek bilete 10 değil, 12,5 milyon vercek.

para çıkarsa eğer işi gücü her şeyi bırakır, direk dünyayı gezmeye başlardım, gezmekten sıkılınca kendimi bilime adar, büyük projeler ile paramı katlar, torunlarıma güzel bir servet bırakırdım.

@proletarier, 17'sinde alıcam. allahıma kitabıma bana çıkcak bu sefer. çok heveslendim çünkü. kesin. bak totem motem de yapıyorum. bende onikibuçukmilyon. allahım valla güzel şeyler yapçam ya kendime düzgün hayat falan kurucam ev alıcam okuluma gidicem evde kendim yemek yicem taze taze sebze meyve falan bana çıkar lütfen plz tşk

@pesca
niye baska bir ulkeye yerlesmek isteyim ki?
kendi ulkendeki bazi seyleri ydisinda paranla satin alamazsin.
ben bunu gordum.
yasayan arkadaslara saygim sonsuz ama ben uzun sure ydisinda yasayamiyorum 1 haftadan sonra donesim gelmeye basliyor.
1 ev 1 araba dememin sebebi de 10 milyon lira su an buyuk bir para degil cihangir taksim sariyer vs taraflarinda deniz goren yeni bir binada bir ev zaten kafadan 1 milyondan basliyor.

rahat rahat seyahat edebileceğim parayı kenara ayırırım. (1milyonunu falan yani :P)
sana bir 1+1 daire alırım.
bir de kardeşime ev alırım. evet.
kalanıyla da firma kurarım. işletme. tesis. ofis. ne olursa işte. ne kadarım kaldıysa.

bende bi amorti bilet vardı gittim yeni bilet almaya adam dedi yılbaşı bileti var eyi dedim ver aldım. rakamlar da 0 8 9 0 3 5 4. bu rakamlar çıkarsa ne ben sizi tanıyorum ne siz beni hesabımı kapatıp kayıplara karışıcam.

ben memleketime gider ceviz işine girerdim. öküzde olabilir. arada yine istanbul'a filan gelirdim konser filan olursa. biraz da yurtdışı gezmelerine vakit ayırırdım. yattı kattı hiç işim olmaz.

Burda eş dost akraba ile uğraşamam, direk alamanyaya topuk yüksek lisans bahanesi ile, para büyük çünkü rahat bırakmazlar,kuzene filan da yardım etmek istersem daha küçük tutarlı(500 bin) bir şans oyunundan kazandığımı söylerim. Almanya merkez olmak üzereparayı bankaya atıp bir sürü ülke gezmek, sonrasına bakarız:) Şu eleman gibi dünya vatandaşı olmaya çalışırım herhalde:p instagram.com

Los Angeles'a yerleşir, ev alır bir de müzik grubu kurarım. Bir tane de Ferrari alırım.

ben şimdiden düşünmüyorum bunları bilerek çıkınca heyecan olsun çıkınca düşünürüz

kendime seksi bir motosiklet çekerim önce. okula yakın bir ev alırım. (okul bahçelievlerde ev pendikte aq)

30 bin verip msaya girerim. gitar, keman, resim kısaca enstrüman ve güzel sanat dersleri alırım.

gerisinin bir kısmını pedere veririm. işyeri var zaten bizim sıcak parayla biraz daha büyütürüz para bok yoluna giderse güvencem olur.

kalanını da yurtdışında tatil ve dil öğrenmek için kullanırım. yine kalırsa dandik semtlerden ev alıp kiraya veririm aq.

1 milyon lirasını 10'a bölüp 100'er bin lira halinde yardım kuruluşlarına bağışlarım.

Çok beğendiğim bir ev var. Anadolu yakasında bağdat caddesine çok yakın 3+1 bir daire. 1,5 milyon tl'ye onu satın alırım.

bmw 5.20d'ye de 200.000 bin tl veririm.

Ailem trakyalı, oraları çok seviyorum. birkaç dönümlük arsa alıp üstüne bir bağ evi yaparım tek kat, önünde havuzu olur. çeşit çeşit meyve ağacı dikerim. Buraya da 500.000 civarı bir para gidiyor hesapladım.

geriye 6.8 milyon tl kalıyor. 800.000 tl'yi nakit şeklinde bankaya koyarım.

6 milyon tl'yi 3 eşit parçaya bölüp 2'şer milyon tl'den 3 dükkan alırım. 2 milyonluk bir dükkanın kirası 9 bin tl falan oluyor. totalde 27 bin tl kira parasını da çatur çutur yerim.

kendime ve aileme ev alırım. bir de araba.
1 milyonuyla gerçekten ihtiyacı olan hastalara yardım eder, öğrencilere burs veririm.
kişisel koç tutarım spor için.
dünyayı gezerim.
kalanını bankaya koyarım.

arabayı evi değiştiririm zaten fazlasına gerek yok. kardeşimi yurtdışına eğitime gönderirim tabi bende ya yüksek lisansa başlarım ya da en büyük hayalim olan saant tarihi okumaya başlarım bilemedim.

faiz yerim.

öncelikle hiç kimseye söylemem. ve direkt toz olurum parayı aldıktan sonra. millet öğrenip de takipler, tehditler, yardım istekleri başlamadan toz olurum.
sonra sadece çekirdek aileme söylerim. onların ihtiyaçlarını gideririm ama abartılı harcamalar yapıp dikkat çekmem.
yardım etmek istediğim başka insanlar varsa zamana yayarak yaparım, iyi bir iş geldi, çok iyi kazancım var artık vs. diyerek.

dünya turuna çıkarım. en beğendiğim ve yaşayabileceğimi düşündüğüm yerden ev alırım. hayatımı geniş geniş ferah yaşarım. hep kitap okurum, gezerim, yeni insanlarla tanışırım.

yalnız bankada çok para sahibi olmak da kolay iş değil. onun erimeyip sürekli canlı kalabilmesi için para yönetimini ciddi şekilde uğraş edinmek ve doğru yerlere yatırım yapmak gerekiyor.

siktiri boktan bi sınav uydurup burs aldım bahanesiyle amerika'ya giderim.(kumar parası yedirtmez bizimkiler:) ilk 1 sene hem dil geliştirip hem keyfime bakarım florida'da. sonrasında master yaparken yatırım yapacağım bir iş arar, master biterken işimi kurarım. arada bir istanbul'a gelip eller kadir kıymet biliyor anne milyoner oldum daddy falan derim. :)

birkaç büyük şehirden güzel yerlerden ev(ler) alırım, güzel bir motosiklet ve araba alırım, ailemin ihtiyacını karşılayacak maddi desteği sağlarım, sonra da yallah seyyah olur yıllarca gezerim avrupayı. sonra güney amerika. sikeyim parasını, millet para için ömür boyunca çalışıyor. ben gezerdim. 30 yaşıma kadar da bu gezilerden birinde kafama göre birini bulurdum muhakkak.

kıbrıs :)))) yarısını 1 ayda hiç eder hangover ı yaşar diğer yarısıyla hindistan-afrika-çin gibi ülkeleri gezer sonra avrupa turu yapar vazgeçemediğim ülke olursa oraya yerleşirdim.

10 milyon tl mi? 10 milyon tl hayatım boyunca yatmama yetecek bir para değil. o yüzden pilot okuluna devam ederdim. ama şu an bana araba lazım çok fena, param çıkışmıyor. bir araba alırdım ilk iş. kendime 2-3 ev alırdım daha sonra. gerisiyle de restoran falan açardım, babamı falan koyardım başına da, hem o işlerden anlar hem de emekli olası var. parayı da kırışırdık. pilot olduktan sonra da takılmama bakardım. yıllık izinlerde dünya turu yapardım.

edit: lan olm büyük ikramiye 50 milyon tl'ymiş. niye fakir gibi çeyrek bilet hayali kurduruyosun bana. 50 milyon tl çıkarsa okulu işi mişi bırakır ömür boyu o parayı yerim. ayda 10.000 euro maaşım varmış gibi takılırım, hiç dokunmam gerisine. o şehir senin, bu ülke benim gezerim.

paraya ihtiyacım yok. paranın bana ekstra mutluluk verebilme ihtimali yok. 1 milyonu çekirdek aileme paylaştırırım (sorarlarsa küçük ikramiye çıktı derim). 9u da hayır hasenata harcarım. sonra def olur mevcut birikimimle transasya bisiklet turuma çıkarım.

ha mümkünü olsa o paranın tamamını bilumum banka ve sair finans yapılarını dinamitlemeye kullanırım, o ayrı mesele. insan kaynağım yok. olsa mnı skicem.

Gider olabilecek en sessiz yerde geniş bir ev tutar, 1 ay uyurum.

yalı satın almak isterim ama yine yetmez, 1 yıl için kiralayabilirim.
istanbul'da deniz kıyısında yaşamak hayalim.

@new york direk acımam ama çıkmaz neden dicek olursan sayısal loto ve süperlotoya bak her yılın eylül-ekim de 22 trilyon ikramiye devrediyor onu geçtim şu anda sürekli ardaşık sayılar geliyor
mpi.gov.tr
15-11-2014

15 17 18 19 38 39

bir finlandiya'dan bir ingiltere'den ev
aynı ülkelerde birer araba
dil kursu
kafamıza göre iş yerleri
gayrimenkul yatırımı
bu kadarı yeterli

sonra hayata akarım, ingiltere'de müziği yaşarım.

Sarajevo'da bir ev alıp bakımını yaptırıp kenarda tutarım. Bu cepte.

NewYork'ta/Boston'da ufak tefek bir daire satın alırsam nasıl olur diye bi araştırma yaptırırım. Onu satın alıp bakım yaptırıp kiraya veririm bütçem izin verirse.

Anneme ne istiyorsa alırım. Kadın anam zaten max ne isteyecek ki?

Mezun olduğum liseye 100 bin lira civarı bi bağış yaparım. Ya da 100 bin liralık bir hediye düşünürüm lise için.

1 sene hayvan gibi yer içer sikişirim Istanbul'da.
Bu 1 sene zarfında da sonrasında ne iş yapacağımı düşünürdüm herhalde.

Ufak bir proje merkezi açardım. Bu merkezde her iş yapılabilir. 20 tane stajyer çocuk doldururdum üniversitelerden. Hepsi zehir gibi olacak. Canavar projeleri olacak. O merkezde zaman geçirmekten de zevk alacaklar. Ortam güzel olacak. 2-3 tane koordinatör işe alırdım. Ben de Genel Müdür olarak arada bir iki fikir sıçardım heralde. Bu çocuklar da parlak görünen her fikrin fizibilite çalışmasını yapardı işte, kendi fikirleri dahil. Olay bu.

bir kac tane parlak fikir disinda memlekette herkesin hayalinin ev+araba+faiz yemek oldugunu gorduk. tamam biz de fenafillah a ulasmadik ama kimsede yok mu lan bir proce mroce?gerci neyse ben bilet bile almiyorum o yuzden kafa rahat.

Önce dış görünüşüme harcarım. tipi düzelttiğim zaman, bir dünya turuna çıkarım. her kıtadan en az 3 sevgili bulurum kendime. türkiyeye döner miyim bilmiyorum.

para yenmedikten sonra ne anlamı var.
önce ny ve istanbuldan iki ev alıp bir de son model bir araba çekerim altıma. gerisi faize. faizi de bir tekne dolusu kızla çatır çatır ezmece.

hemen faize yatırırım. bir süre eğitim, gezme gibi harcamalar yaparım 5-6 yıl. sonra yavaş yavaş birkaç işe girmeye çalışırım. yatırım yaparım yani, hazıra dağ dayanmaz :D öyle ferraride falan gözüm yok. motor alırım, eğer türkiye'de yaşayacaksam cihangirden ev alırım. yurtdışında yaşayacaksam sürekli gezer olurum. o yüzden ev almam ne yapıcam. yani 5,6 ay ingiltere, 5,6 ay norveç... uzar gider liste. çin, hindistan vb ülkeler de olur. kültür adamıyız sonuçta, her ülkeden öğreneceğimiz bir şeyler vardır. abd'ye bir uğrarım sadece.

cevaplara baktım da insanlar ne kadar californication mk :D direkt miami'den yazlık ferrari olayına giriyorlar. bunlar rich kids of instagram'da fotoğraf da paylaşırlar şimdi :D

edit: @manimani'ye yüzde yüz katılıyorum. bizden sağlam adamlar çıkmamasının nedeni bu olabilir. bi şekilde parayı bulan ya karıyla kızla yiyor, ferrarrisi ile istinye park'a gidiyor, ya da batıyor ayakkabı boyacısı oluyor mk :D öyle şeyler var ya hani 3 kere piyango tutturan adam şimdi simit satıyor falan filan gibi haberler.

7'sini bağışlarım. Net

10 milyon çıkarsa şöyle kullanırım parayı:

- 500 000 TL si günlük ihtiyaçlarımı ve nakit giderlerimi gidermek amacıyla nakit, bono, vadeli gibi kısa sürede kayıpsız nakte dönüştürülebilecek alanlarda değerlendiririm.
- 5 000 000 TL sini açacağım bir uluslararası yatırım hesabıyla, tüm dünyadaki hisse senedi piyasalarında değerlendiririm.
- 700 000 TL si ile bir bmw i8 alırım.
- 800 000 TL si ile güzel bir ev alırım.
- 3 000 000 TL si ile de tarla alıp güzel bir altyapı yatırımı yaparım ve çiftçilikle uğraşırım. :)

Duzenli sorulan bir soru. Bilisim firmasi kurmak isterdim, zevk icin. Ama kuramazdim muhtemelen.

gerekli mercilere bagislarim ^_^

kanada veya avustralyaya göçerim. veya ikisine birden göçerim bilemedim.

Beslenme +1.
Bir de tüm vücudunu çalıştıracak bir ağırlık programı yapmalısın.

sağlığınızda bir problem yoksa koşabilirsiniz. yine vücudunuzun kendi ağırlığıyla yapabileceğiniz çok güzel hareketler var. en basitleri şınav mekik işte. eğer varsa ilginiz ben yoga tavsiye ederim.

peki yemek yedikten sonra mı koşmalı mesela yoksa aç karnına mı?
ya da bu durum nasıl olur? çok pratik bilgiler istemekteyim aslında. mesela yemeklerdeki kullandığım yağ miktarını azaltmalı mıyım yoksa onların enerji olarak kullanılabileceğini düşünerek aynı şekilde devam mı etmeli?

şimdiden teşekkür ediyorum cevabın için dahili meddah, ama aslında herkeslerin katılabileceği beyin fırtınası tarzı bir tartışma olsun isterim. yani bu konunun ilgi çekebileceğini umuyorum.

Ben şınav çekiyorum, şu altı haftada yüz şınav programına başladım, üç hafta geçti kırk çektim bir kerede, üç hafta sonra yüze ulaşırım büyük olasılık.

Şınav tüm vücudu çalıştırıyormuş, yüzme gibi yani. Alet falan da lazım değil, tavsiye ederim.

sinav mekil barfiks. barfiks icin kapiya takilan aletlerden alabilirsin, ben memnunum. dambil alip onunla yapılabilecek hareketler ile kaslari sikistirisin. yer ve maddi imkan varsa eliptik bisiklet cardio icin iyidir. deli gibi kalori yaktiriyor.

bunlar uzman gorusu degildir, bu isi iyi hilen insanlar var buralarda. cevaplarlar.

not: spor salonundan bisiklet tepesinden yaziyorum.

masa tenisi.

spor yapmadan 2 saat kadar önce mideni çok doldurmayacak hafif şeyler yiyebilirsin. kuruyemiş ve meyve gibi. açken ya da çok tokken koşmak olmaz.

sorularının cevabı ne istediğinle ilgili biraz, yağ miktarın çoksa azaltmalısın. daha fit olmak için daha fazla kasa sahip olmalısın.

Youtube-> "home bodyweight workout"

50 gram civari.

@animal
Icinde karb var ya... karbdan allah gibi korkan tayfa yeme diyebilir.

ne kadar yenilmesi gerekiyor: 0 gr.

ne kadar yiyebilirim: makrolarınız, kalori gereksiniminiz ve tabii paranız pulunuz ne kadar yemenize izin veriyorsa...

teşekkürler cevaplar için.

ben bir gündeki total tüketilmesi gereken miktarı sormuyorum. Bir kerede en fazla ne kadar tüketilebileceğini soruyorum.

Yulaf içindeki karbonhidrat sanırım komplex olduğu için yavaş kana geçiyor ve insulini de yavaş arttırıyor. Ekmek gibi değil yani. Ama bir raddesi de olmalı. Insulini peak ettirebilme eşiği nedir yulafın bunu sçğrenmek istiyorum.

Bu arada karbonhidrat bildiğim kadarıyla gerekli. Çünkü beyin ve kas glikoz ile çalışıyor ama mesele sanırım insulini ani arttırmadan karbonhidatı tüketmekte.

Yulaf ezmesi "yenmesi gereken" bir gıda değil. Vücudun NŞA'da dışarıdan karbonhidrat alımına ihtiyacı yok zaten.

hayır bende olmuyo pek

o etki oluşsun diye öyle yapıyorlar. başarılı olmuyor diye düşünüyor idim meğerse oluyor imiş :P

düşündüm de aynen öyle.

bana gelmiyor.

fransız gelmiş lan

Gizemli oldugu kesin de renkli bi hayati varmış gibi gelmiyor. Renkli hayatlar an be an fotograflandigi icin.

özet geçiyorum:

41.media.tumblr.com

hatasızcoololmaz diyeceklerimi özetleyen karikatürü paylaşmış. bence komik bile sanki devlet sırrı. ulan zaten oraya her şeyini döküyorsun ama güya arkadaşların sadece görmesinde sorun olmuyor başkaları görmesin diye komple gizliyorsun falan. kendini önemli görüyorlar sanırım böyle yaparak.

bence normal olanı o. aleni olarak bilgilerine ulaşılabilen insanlara şaşırıyorum daha ziyade.

insanlar, başkalarını gözünde büyütüyolar bence. renkli hayatı varsa en fazla napıyo olabilir? partiden partiye mi akar, etkinlikten etkinliğe mi koşar, sürekli farklı yerler mi görür? kişide hangisi daha renkli hayat izlenimi uyandırıyorsa, o yaşamak istediği hayattır. gitsin yaşasın, kimin naptığına da pek takılmasın. zira o hayatın içine o kadınla bir gün o da girerse, çok da merak ettiği kadar olmadığını görecek.

kendini önemli sanmak diyen arkadaşlar bambaşkaymış.
bence normali, olması gereken o.
arkadaşım olmayan insanlar neden görsün ki ne yapıp ettiğimi? kaldı ki kendi listeme de yediğimi içtiğimi gezdiğimi yayınlamak gibi huylarım da yok.

olaya gel ya. sık paylaşım yapsak bi kocişimle pompiş keyfi yazmadığı kalmış kezbanın derler, paylaşım yapmasak oo gizem tribi.

Bir dolu sebebi olabilir. Stalker herifler, paranoya gibi.

vücudunu esnetmenin yanı sıra sırt ve boyun kaslarını da güçlendirmen lazım.

her gün saniyesini artıracak şekilde plank yapabilirsin.

onun dışında önce ''iyice'' karnı içe çekerek kedi kamburu yapıp:

breakthroughs.cityofhope.org

sonra belini şu şekilde açacaksın rahatlacaksın:

www.yogaoutlet.com

Birazdan bi kaç egzersiz daha ekleyeceğim.

bu hareketi 10 saniye duracak şekilde 10 kez yap.

şu hareketi tüm vücudunu gerdirecek şekilde hakkını vererek en az 15 saniye o pozisyonda kalmak suretiyle 4 set halinde yap:

www.popsugar.com

ayrıca şu seri de güzel:

www.popsugar.com

Tempolu yürüyüşle başla devamı gelir.

@neferkitty, işyerinde yerde hareket yapmam zor. bunları akşamları yapsam olur mu?

@kendi, işyerinde günde min. 10 km tempolu yürüyorum.

akşam yap zaten bunları düzenli yap sonra yavaş yavaş güçlendikçe başka egzersizlere geçersin :)

Bence önce bir medikal masaja git.

kayropraktik gibi mi? + önereceğiniz yer var mı?
aslında bu da aklımda ama kahrolsun atalet..

Aynen. İsom için iyi deniyor ama denediğim bir yer değil.

isom'u arayıp sordum, medikal masaj ya da kayropraktik yokmuş.

Medikal masaj için biraz önce arkadaşlara sordum. Direk bu işi yapan birini öğrenemedim ama fizyoterapistlerin genel olarak buna benzer uygulamaları varmış. Bir de spor salonlarında, masaj sertifikası olan hocalar oluyor. Onlar da bu işi bilir yine.

pastırma yede bir dahaki antrenmanda kimse yanına yaklaşamasın:)

Yüzde bilmiyorum ama 22-25 gram protein var diye hatırlıyorum. Pahalı olmasa (Tane 4-5 TL) Bir koli alırım.

Pastırmayı dünyalara değişmem.

salt proteinle ölçemezsin faydayı. ayrıca barların protein oranı markadan markaya göre değişiklik gösterebilir.

karbonhidrat oranı, şeker oranı, yağ oranı, tuz vs. oranlara bakman lazım. sonra hangisi diyetine uyuyorsa onu yersin. şahsen ben ikisini de tüketmiyorum. protein barlar genel olarak 60 gramda 20 gram protein barındırıyor. bunun haricindeki kısmın büyük bölümünü karbonhidrat oluşturuyor. ayrıca bayağı da şeker var içinde. her antrenman sonrası bunu alırsan haftada bayağı bir şeker almış olacaksın ki hiç önermem.

bana kalırsa antrenmandan hemen sonra 1 ölçek whey iç. sonrasında 1-1:30 saat içinde karbonhidratlı, proteinli bir yemek ye. protein tozuna karşıysan -ki protein bar yemeyi düşünen bir insan protein tozuna karşı olmaz diye düşünüyorum- antrenman sonrası için güzel bir lor+muz+su+fındık karışımı yaparsın. temiz.

abi barı pazardan mı alıyorsunuz üstünde yazmıyor hiçbirşey?
protein barı kullanma, hatta üstünde besin değerleri yazmayan hiçbirşey kullanma. ama protein bar'ları yada diğer besin takviyelerini üstünde besin değerleri yazsa bile kullanma derim. herşeyin doğalı var, vücudun da doğalı var.

Pastırma, piyasadaki et ürünleri arasında (Salam sucuk sosis vs.) en kaliteli olanıdır; zira herhangi bir endüstriyel işleme uğramaz. Yenmesinde bir sakınca yok. Protein barların da protein miktarı yüksek olsa bile karb. değeri de yüksektir, o nedenle çok faydalı diyemem. Ancak canınız tatlı istediğinde yenilebilir diye düşünüyorum. Tatlı probleminiz yoksa o da gereksiz.

Onu bunu bilmem de duzenli olarak her antrenmandan sonra normal cemenli pastirma yiyeceksen, tuketilen yiyeceklerin ter kokusunu etkiledigini goz onunde bulundur derim.

Safi şeker. Son derece gereksiz bir israf kalemi.

Aramızdaki bazı arkadaşlar peynir altı suyu tozunun malatya kayısısı gibi güneşte kurutulduğunu sanıyorlarmış. Buda çok ilginçtir ki peynir altı suyu dediğimiz şey "bildiğimiz memeden çıkan" sütten üretilmez her zaman. Nasıl ki bal üretirken glikoz şurubu kullanılıyorsa peynir altı suyunu da üretmenin yolları vardır. Ama bunu toz haline getirmenin tek bir yolu vardır oda kimyasal bir takım işlemler işte bu kısmı uzatmanın alemi yok :) ayrıca şunu da eklemeden geçmemek lazım spor salonuna yazılıp bunları öğrenmek (safsatalardan bahsediyorum) gayet kolaydır. Her konuda olduğu gibi spor konusunda da bütün türk milleti hocadır hatta sporu bulan adamdır. Fakat aramızda sporu profesyonel anlamda yapan lisanslı ve tırnak içinde milli! Bisiklet sporcularımız olabilir. Bu hususa dikkat etmek lazım.

Size ise tavsiyem şudur; definasyon, bulk gibi terimlere takılmayın. Sporunuzu yapın beslenmenize dikkat edin. Günlük tüketim ürünleri dışında vücudunuza birşey sokmayın. Ham protein bulursanız kaşıkla yiyin (ham protein neyse artık) vücudunuz geri kalanını halleder. Allahmı yarattı maymundanmı geldik bilmiyorum ama kim düşündüyse iyi tasarlamış vücut döngüsünü.

160 ve altı tüm qızlar adına özür diliyorum. ben genelde göz çıkaran tarafta olduğum için kalabalıktan geçerken şemsiyeyi yukarıya doğru tutuyorum yanımdan geçenlerin üzerinde tutup geçiyorum.

Yaz veriyorum taktiği. Gittiğin yöne göre Sağ ya da Sol kolunu L şeklinde kaldırıyorsun. Yani dirsekten sonrası vücuduna paralel oluyor. Bu şekilde olan sana değil onların şemsiyesine oluyor. Amaç zarar vermek değil kendini korumak bunu da unutmayalım. Malesef düşüncesiz ve / veya düşünemeyen insanımız bol.

Şemsiyenin ucunu tut ve it.

şahsi alanıma girecek kadar yaklaşan şemsiyeleri temas etmesini beklemeden vurarak uzaklaştırıyorum, böyle sinek kovar gibi, pıtı pıtı diye savuruyorum. Zaten şemsiye, ucunda takılı adamı/kadını da uzaklaştırıyor peşinden.

Kendini her an koruyacak şekilde kolunu hazır tutarsan hafifce ittirerek savuşturabilirsin.

Bir de hava yağmursuz bile olsa koca kaldırımlarda telefonuyla insanın üstüne serseri astreoid gibi gelen arkadaşlarımız var, onlar da çok tehlikeli. Teğet geçiyolar neyse ki.

Kangalları sal üstlerine.

Bu nası soru lan!

ehehe eğlenceli soruymuş
arnold schwarzeneger ve
rygardın taktiği hoşmuş, onları yap bence.

ben geçerken mutlaka şemsiyemi yana eğip havaya kaldırırım. ama maalesef özellikle hemcinslerim bu konuda berbatlar. bir kez bile denk gelmedim şemsiyesini karşıdan gelene göre ayarlayan bir kadına. dümdüz yürürler, asla bakmazlar, hatta şemsiyesi bir yerleri sıyırdığı halde bile umursamayıp da bakmayanlar çok. yol benim yürürüm, karşımdaki kendini ayarlasın, kaldırımdan insin, vs. hep böyleler. tiksiniyorum.

ben genelde bağırıyorum şemsiye tutmayı bilmiyorsan kullanma diye. ona bile tepki alamıyorum. dümdüz devam ediyorlar bir sonraki kurbana doğru.

Amatör şemsiye kullanıcısı olarak ben de herkesten özür dilerim; isteyerek olmuyor. Hatta yağmur fazla değilse şemsiye yerine bere kullanıyorum bu yüzden. Çevreye bakıyorum ama boy da 160, üstelik eskiden gözlüğüm de vardı, o da ıslanırdı. Şemsiyeleri bile göremezdim, sadece önümdeki şeylerin renklerinden şemsiye mi insan mı ayrımı yapmaya çalışırdım. Ama dikkat etmeye çalışıyorum, gerçekten çok üzülüyorum ve elimden gelen dikkati veriyorum. İnsanların yanından geçerken ben de lily briscoe taktiği ile eğiyorum şemsiyeyi yana, o şekilde pek kimseye çarpmıyorum ama şu ana kadar 4-5 kişiye çarpmışımdır ömrüm boyunca. 2 tane de leşim var ama kör olmadı.

Sakız çiğnemek ve bol su içerek derinin nemli olmasını, sağlıklı olmasını sağlamak.

bi kaşık hareketi vardı durun bulcam.

www.youtube.com
şurda bi şeyler var ama ben esas o teyzeyi bulamadım. bir tatlı kaşığının tersini dudaklarıyla sıkıştırıp aşağı yukarı hareket ettiriyordu.
faydasını gördğünü söylyenler de vardı ama bilemicem :D

Bahsi geçen teyzenin adı lourdes çabuk. Bende kitabı vardı ehi

O gıdıyı kilo verdikten sonra deride oluşan sarkma gibi düşünün; kilo verdikten sonra deri bir şekilde kendini toplarsa toplar, toplamazsa kalır. Herhangi bir hareketle egzersizle yok edemezsiniz onu. Bilinçli yapılan ve yavaş verilen kilolarda oradaki deri eşzamanlı olarak kendini toplayabiliyor ama hızlı verilen kilolarda böyle bir şansınız olmuyor ne yazık ki.

sadomazo işlerde de kullanılabilir.
gal8.piclab.us

neferkitty +1 kendimden biliyorum :D crunchı dozunda yanlış yaparsan boynun çalışır ama dikkatli ol :D

Orayı çalıştırarak gıdını eritemezsin. Zamanla vücut toplarsa toplar. Karbonhidrat ve aşırı sodyum tüketimi yapmazsan süreç hızlanabilir.

şekeri bırak.